25 Ağustos 2009 Salı

Cumartesi günü ve Portobello Road Market

Hiç oyalanmadan alışverişten giriyorum konuya...
Burada "Street Market" ( Sokak Marketi bizim deyişimizle pazar) olayı çok önemli .

Portobello Road Market da bana göre en önemlisi. Bir kere çok büyük. Notting Hill'in sevimli evleri arasında sağlı sollu tezgahlar ve dükkanlar. Upuzun bir cadde üstünde . Çok kalabalık. Turisti de var yerli insanı da. Heryerde oldugu gibi gezerken kalabalıktan daralıyor insanlar ama buna değer çünkü daha önce hiç görmedikleri türde şeyleri yakından inceleme
fırsatı buluyorlar.


Pazarda her türlü stand var. Zaten orda stabil olan antikacı mağazaları da dışarıya stand kuruyorlar. Evet evet önce ev eşyaları ve antika ürünler var.
Caddeden aşağı doğru ilerledikçe, 2. el vintage kıyafet satanlar, hem eski hem yeni bilumum kart, pul ve tabela satanlar var. Daha da aşağı indikçe, e tabii insanın karnı acıkıyor ; Meyve sebze satan ve çeşitli hazir yemeklerin yapıldıgı tezgahlarla devam ediyor pazar. Kimi Tai yemeği, kimi Ispanyol yemeği kimi de çöreğini almış bir köşede yemeğe çalışıyor.

Bana göre biraz festival havasında sanki bütün bunlar. Her cumartesi olması şaşırtıcı geliyor bana. Londra'lıların cumartesi günlerini geçirmeleri için harika bir plan.


Ailenle ya da arkadaşlarınla gidip, antikacıları gezmek eve biraz meyve sebze alip, karnını doyurup sohbet etmek...

Son olarak Ne zaman gitmeliyim? ve Nasıl giderim? sorularının cevapları:

Hem dükkanların açık olduğu hem de tezgahların kurulduğu gün Cumartesi. Eger şansınız varsa cumartesi günü gezmeyi tercih edin. 08:00 - 18:00

Pazartesiden Cumaya da genel bir market kuruluyor.

Metroyla ; 2 alternatif var.İkisi de yakın.


1. Landbroke Grove istasyonu (Hammersmith & City ) hattı üstünde.

2. Notting Hill gate istasyonu ; 3 hattan da bu durağa ulaşabilirsiniz. Central, Circle and District hatları.


Otobüs ile ; 7,12, 23,27, 28, 31, 70, 94, 328 numaralı otobüslerle de kolayca ulaşabilirsiniz.














1-2-3 Başladı!

Ve sonunda, kendimi çok yeteneksiz olarak nitelendirdiğim bir işe kalkıştım...
Yazi yazmak konusunda pek iyi değilimdir bunu çok uzun zaman önce kabul ettim.
Peki bile bile neden başlıyorum diye soruyorum kendime; birincisi, belki de sandığım kadar kötü olmadiğimi kanitlamak istiyorum ya da tamamen ihtiyaçtan.

Londra'ya geleli çok uzun zaman olmadi, yaklaşık 1 buçuk hafta. Geçen seneki 15 günlük maceram sonrasinda eve dondugumde anlata anlata bitirememiştim. Yok şurasi böyle, otobüsleri şöyle ...
Avrupa'nın büyük bir kısmını gezmiş olmama rağmen Londra'nin tadinin çok başka oldugunu fark etmiştim o zaman.
Tekrar gelmem de bundan olsa gerek...
Bir kere yaptığım iş ve ilgi alanlarim dolayisiyla Londra'yı çok doyurucu bir şehir olarak gördüm.
İşte herkesin bildiği şeyler efendim. Kozmopolit bir kere kendisi. Her ırktan, her dinden ve her milletten insana ev sahipliği yapıyor. Londra'yı, Londra yapan da bu.
E noluyor bu kadar insan olunca, herkes kendinden birşeyler katıyor.
Hani biz kızıyoruz ya Türkler, Almanya'da kendi küçük Türkiye'lerini yaratıp , adapte olamıyorlar diye. Londra'da bunun örneklerine adım başı rastlayabilirsiniz.

Onumuzdeki haftalarda yazdığım konular hep Londra'daki yaşamla ilgili olacak. Sonra arkamdan iyi ki bir gitmiş yaz yaz bitiremedi demeyin :)