14 Eylül 2009 Pazartesi

Notting Hill Carnival 2009

Yalan soyliyecek ya da havalara girecek degilim, tek başına başka bir şehirde olmak tahmin ettiğimden daha zormuş, bir de ben sürekli gezme meraklısı, 2 gün evden cikmasa bunalıma giren türden biri oldugum için benim için yalnız kalmak başkalarına kıyasla çok daha sıkıcı ve zor bir durum.
Tanıştıgım ve arkadaş oldugum insanlar, Notting Hill karnavalından birgün önce Londra'dan ayrılıp kendi ulkelerine dondukleri için karnavala gidecek kimseyi bulamadım. İki günlük karnavalın ilk günü olan pazar kendi kendime keşke arkadaşlarım burda olsaydı çok eğlenirdik diye düşünerek geçti, Pazartesi oldu sabah uyandim , pencerem kapalı olmasına ragmen dışarıdan müzik sesleri geliyordu ben de tek başıma gidip fotograf çekmeye karar verdim ve birazcık kendime acıdım... Bu arada 1 hafta önce sadece 2 kere konustugum İspanyol arkadaşım Rocio'ya mesaj attım ; karnavalda mısın? diye sordum.
2 dakika içinde, karnavalda oldugunu buluşabilecegimizi soyleyince, depresif halimden sıyrılıp koştur koştur karnavalın yolunu tuttum. Benim oturdugum yer Karnavalın rotasına yakındı. Once otobuse binmeyi düşündüm ama yuruyerek daha cabuk gidecegime karar verdim, tabii yururken de karnaval alanından geçmek zorunda kaldım. Bir surru insan ellerinde içkiler, fotograf makinaları ana caddede geçit yapanları izliyor. Bir yandan dans edip diğer yandan şakalaşıp eğleniyorlar, etrafıma kıskanç bakışlar atarak yürümeye devam ettim, arada bir durup fotograf çektim ve 1 saat sonra Rocio , erkek arkadaşı Ivan ve yine İspanyol olan arkadaşları Ana'yla buluşabildim.


Ve birlikte festival alanına geri donduk. Farklı etnik gruplara ait müzikler dinleyip, farklı kostümler ve insanların bir arada olmasına şahit olduk.
Bu kadar büyük bir etkinliği ilk kez görmemin de etkisiyle bayağı büyülendim ve bizim bir türlü yapamadığımız birşey olan "kimseden utanmadan" eğlenebildikleri için tekrar kıskançlık duygularım depreşti.
Gitmeden Notting Hill karnavalının tam olarak neden yapıldıgını araştırdım, son olarak bunu da paylaşayim.
2.Dünya Savaşı sonrasında Britanya'daki Siyah göçmenlerin sayısında büyük bir artış oldu.
1950lerde "Teddy Boys" diye adlandırılan beyaz çalışan kesimin bölgedeki siyah halka karşı olan tavırları başka faşizan gruplarca büyüyerek devam etti. 1958 yazında siyah halka birçok vahşice saldırı yapıldı.
30 Agustos Cumartesi akşamı beyaz gençlerden oluşan bir çete Majbritt Morrison isimli Isveçli bir kadına saldırdı.Çete bu Isveçli kadını bir gece once metro istasyonunda Jamaikalı kocasıyla tartışırken görmüşler ve kocasına ırkçı hakaretlerde bulunmuşlardı. Bu hakaretlere karşı çıkan kadının sözleri çete üyelerini kızdırmıştı. Ertesi gün Morrison'ı gören gençler, polis gelip müdahale edene kadar Morrison'a şişe ve taşlarla saldırıp, sırtına demir sopalarla vurmuşlardı.
Bu geceden sonra 300-400 kişilik beyaz topluluk Hintlilerin evlerine saldırdılar.Bu saldırılar 5 eylüle kadar devam etti.
Notting Hill Karnavalı 1958 yılının ocak ayında Claudia Jones tarafından işte bu olaylara ve de o dönem Britanya'daki ırkçı yaklaşımlara tepki olarak başlatıldı.
Sonraki yıllarda karnavalda bir çok kez siyah gençlerin polisle çatışma olayları yaşandı. Bazı basın yayınları festivale karşı bir tavır takınmış olsa da en büyük destekçi Prens Charles oldu.
Oyle ya da boyle karnaval hala yapılmaya devam ediyor ve devam edeceğe de benziyor. Ben kendi adıma boyle bir etkinliğe şahit olabildiğim için kendimi çok şanslı görüyorum. Ve darısı Istanbul'un başına diyerek Notting Hill karnavalına noktayı koyuyorum.


*Berivan Tokem'e ithafen yazılmıştır :)








1 yorum:

  1. Haydi bekliyoruz yeni yazıları, Londra özlemimizi gider. Konuk yazarın da var hem :)

    YanıtlaSil